Santarelli ve Kapsayıcı Liderlik
A Milli Kadın Voleybol Takımımızın tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonu olmasına çok sevindik. Başarıları 2023 yazında bir tek bununla kalmadı. Önce Milletler Ligi’nde şampiyonluğa ulaştı, sonra 2024 Paris Olimpiyatları’na katılma hakkını elde etti. Üst üste 22 maçta hiç yenilmeden dünya sıralamasındaki ilk sıraya yükseldi. Sporcularımızın bireysel kazandıkları madalyalarımız olsa da, takım sporlarında dünyada maalesef hayalini kurduğumuz yerde değildik. Takım olarak zirveye çıkabileceğimizi görmek, üstelik bu büyük başarıya kadınların ulaşması anlamlıydı. Güçlü, başarılı kadınları ekranlarda zaferlerini kutlarken görmemiz çok önemliydi. Çünkü gördüğümüzde, bu potansiyelin her birimizde olduğuna inanabilirdik. Takımımız, Atatürk’ün şu sözünü hatırlattı: ‘‘Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’’
Voleybolu yakından takip edenler bu başarının şans eseri olmadığını; arkasında uzun yıllardır yapılan altyapı yatırımlarının, Federasyonun, kulüplerin ve elbette ki sporcularımızın emeğinin ve azminin olduğunu iyi biliyor. Bu yıl Milletler Ligi’nin En Değerli Oyuncusu seçilen Melisa Vargas’ın Türk vatandaşlığına geçerek, takıma katılması çok etkili oldu. Ancak Daniele Santarelli’nin takımımızın başantrenörü olmasını gözden kaçıramayız. Santarelli’ye Midas lakabı takılması boşuna değil. Midas, efsanelere göre dokunduğu her şeyi altına dönüştüren bir kraldı. Santarelli’ye Midas denmesinin sebebi ise 3 farklı takımla çıktığı son 8 turnuvanın 7’sinde Şampiyon olması. Takımımızla çalışmaya başlar başlamaz da kapsayıcı liderlik stiliyle altın gibi parladı.
Çeşitlilik içeren, birbirinden farklı özelliklere sahip oyunculardan oluşan bir takımımız var. Farklılıklar zenginlik katar ancak bu çeşitiliği yönetmeyi bilirseniz. Bu da kapsayıcı liderlikle mümkün. Santarelli kapsayıcı liderlikteki becerisini ilk günden gösterdi. Takımın yıldız oyuncularıyla kadro kurmak yerine; Milletler Ligi karşılaşmalarında her oyuncuyu sahaya çıkardı, kendilerini göstermelerine fırsat tanıdı. Takıma getirdiği yenilikler arasında yedek pasörümüz Elif Şahin’i ilk altıda oynatarak milli maçlarda tecrübe kazanmasını sağlamak gösterilebilir. Böylece Cansu Özbay’ın üzerindeki yükü de azaltmış oldu. İki yetenekli pasörün rotasyonla oynaması şampiyonlukta etkili oldu. Yıllardır Milli Takım kadrosuna alınmayan liberomuzu takıma geri çağırdı. Gizem Örge üstün performansıyla Milletler Ligi’nde Rüya Takıma girdi. Bunun gibi çeşitli kararlarıyla ilk izlenim, geçmiş başarılar, başkalarının yönlendirmesi, ya da kişisel ilişkiler yerine performansı baz alarak takım kurduğunu gösterdi. Objektif, eşit ve adil davranması kimseyi küstürmedi ve kararlarına saygı duyulmasını sağladı.
Cesaret, önemli bir liderlik özelliğidir
Pasör çaprazı olan yetenekli oyuncumuz Ebrar Karakurt’u, ana kadroda Melisa Vargas oynarken yedekte bekletmek yerine smaçör olarak değerlendirdi. Bu cesaret isteyen bir karardı çünkü bir pasör çaprazı için pozisyonunu değiştirmek kolay değil. Üstelik cinsel yöneliminden dolayı büyük bir tepkiyle karşılaştığı ve sosyal medyada Milli Takımdan atılmasına yönelik çağrıda bulunulduğu bir dönemde. Santarelli’nin oyuncuların psikolojik dayanıklılığı ve motivasyonuyla da yakından ilgilendiğini düşünüyorum. Karakurt’un bu baskı ve stresi yönetebileceğini ve hızla adapte olabileceğini öngörebilmiş olmalı ki, cesaret isteyen bu riskli kararı aldı. Cesaret de önemli bir kapsayıcı liderlik özelliğidir.
FIVB Voleybol Kadın Milli Takımlar Dünya Sıralamasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Türkiye’nin 38,84 puan gerisinde, ikinci sırada yer alıyor. Takımımız uzun yıllardır ABD engelini aşamıyor ve her seferinde yeniliyordu. Santarelli’nin koçluğunda oyuncular fiziksel kondisyonlarını geliştirirken, içlerindeki görünmez engelleri aşmanın yollarını da öğrenerek güçlendiler. Finallere kadar başarıyla ilerleyen ancak ABD, Sırbistan gibi güçlü takımlar karşısında elenen takımımız bu yıl şeytanın bacağını kırdı. Milletler Ligi çeyrek finalinde ABD maçı öncesinde açıklama yapan Daniele Santarelli takıma güvenini şu sözlerle ifade etmişti: ‘‘ABD güçlü bir takım ama biz de Türkiye’yiz.’’
Erik Dalı ve kültürel zeka
Takımımız ve taraftarlar tarafından hızla benimsenen ve sevilen Santarelli ‘‘Kendimi Türk gibi hissediyorum’’ diyor. Sadece sözleriyle değil danslarıyla da hislerini gösteriyor. Şampiyonluğu Erik Dalı türküsü eşliğinde dans ederek kutlamak takımımız için adeta bir ritüel oldu. Santarelli’nin Erik Dalı performansı ise sosyal medyada çok konuşuldu. Kapsayıcı liderlikte, duygusal (EQ) ve sosyal zekayla birlikte kültürel zekaya (CQ) da ihtiyaç duyuluyor ki, Santarelli’nin bu yönünün de kuvvetli olduğu belli oluyor.
Günümüzde gücü elinde tutan, her şeyi kendisinin bildiğine inanan, dediğim dedik liderlerinin yerini nazik ve alçakgönüllü profiller almaya başladı. Kapsayıcı liderliğin bir özelliği olan alçakgönüllülük, liderleri en çok ikilemde bırakan konu olabilir. Alçakgönüllü olmak demek pasif, hakkından kolaylıkla gelinebilen, güçsüz birisi olmak demek değildir. Tam aksine alçakgönüllülük egosunu yönetebilme gücü ve olgunlaşmış bir karakter ile mümkündür. İnsanları yargılamadan açık fikirli olarak dinlemeyi, saygı göstermeyi hatta kendi kırılgan yönlerini paylaşabilecek kadar açık olmayı gerektirir. Alçakgönüllü insanlar başarma hırsından yoksun değillerdir. Başarılı olduklarında, başarıyı paylaşmayı bilirler. Santarelli’yi de ne zaman başarısıyla övülse sözü takıma ve oyunculara getirdiğini gördük. Alçakgönüllü olması otoritesini azaltmadı, aksine takımla bağ kurmasını sağladı. Hem sevilen hem sayılan baş antrenörümüz, işi ehline teslim eden üst düzey profesyonellerce yönetilen Federasyonumuz, spor hayatına uzun yıllar devam etmesini dilediğimiz kaptanımız ve takımımızın yetenekli, hırslı, harika oyuncularıyla başarılarının sürdürülebilir olacağına inanıyorum.
Arzu Pınar Demirel
Headline Diversity Kurucusu
- Bu yazı PY Dergi’de, Ekim 2023’de yayınlanmıştır.
Leave a comment