AYNA AYNA SÖYLE BİZE: TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE NEDEN İLERLEYEMİYORUZ?

Headline Diversity Kurucusu
L’Oréal Türkiye’nin Ipsos işbirliğiyle hazırladığı ‘Ayna Ayna Söyle Bize: Güzellik Pusulası Nedir Ülkemizde?’ başlıklı rapora göre, güzellik ürünlerini kullanan kadınlar, günde 70 dakikaya varan bir süreyi ayna karşısında geçiriyor. Bu, kadınların yılda ortalama 17 günlerini yalnızca güzellik rutinlerine ayırdığı anlamına geliyor.(1) Ancak bu süre, yalnızca fiziksel bir bakım sürecinin ötesine geçiyor.
Bakımlı olmak, kendine özen göstermek ve güzellik algısı, çoğu zaman kadınlar için güçlendirici bir deneyim olarak görülse de, toplumsal olarak onaylanan bir davranışa dönüşüyor. Bu özenin arkasındaki motivasyonları sorgulamadan geçmek de imkansız hale geliyor. Medyanın dayattığı güzellik standartları ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisi, kadınların günlük yaşamlarını şekillendiriyor ve bu baskılar, bireysel kimlik ve toplumsal ilişkilerde önemli bir rol oynuyor. Bu güzellik çabası gerçekten kadınların kendilerini ifade etmelerinin bir yolu mu, yoksa toplumsal beklentilerin bir sonucu mu?
Kadınlardan beklenen sadece her zaman güzel ve bakımlı olmaları değil. Uyumlu, sakin ve fedakar olmaları, toplumsal normlara uygun şekilde davranmaları da bekleniyor. Hırslı, tuttuğunu koparan, başarılarıyla dikkat çeken kadınlar ‘sert’ ve ‘soğuk’ gibi olumsuz etiketlerle tanımlanırken erkekler aynı başarıları sergilediklerinde ise çoğu zaman ‘kararlı’ ve ‘lider’ olarak takdir ediliyor. Bu çifte standartlar, kadınların iş dünyasında kendilerini rahatça ifade etmelerini engelliyor.
Türkiye’de her 10 kadından yalnızca 3’ü çalışma hayatında yer alıyor. (2) Eğer önlerindeki eşitsizlikleri aşabilir ve işe başlayabilirlerse, güvenli, düşük riskli ve görünürlükten uzak ‘beton zemin’ olarak adlandırılan görevlere uygun görülebiliyorlar. Bu durumda, kadınlar potansiyellerini gerçekleştiremeden, hatta kendi yeteneklerinden habersiz bir şekilde iş hayatında yıllarını geçirebiliyorlar. Farklı karakter özellikleri sergileyen kadınlar ise hırslı ve agresif olmakla suçlanıp, toplumsal normlarla uyumsuz olarak görülüyorlar ve bu yüzden de çeşitli zorluklarla karşılaşıyorlar.
İçinde yaşadığımız cinsiyetçi kültür, kadınların kariyer yolculuklarını yalnızca etkilemekle kalmıyor; eşit işe eşit ücret almasının da önüne geçiyor. Türkiye’de aynı işi yapan kadınların erkeklere göre ücret farkı ortalama yüzde 16. Bu fark, yaş ilerledikçe ve yönetici rollerine geçildikçe daha da büyüyor ve yüzde 26’ya kadar çıkabiliyor. (3)
Tüm bu eşitsizlikler yetmezmiş gibi, üstüne ‘annelik cezası’ da ekleniyor. Bu kavram, kadınların iş hayatında çocuk sahibi olduklarında, genellikle daha düşük maaşlar almaları, kariyer fırsatlarından mahrum kalmaları ve liderlik pozisyonlarında daha az temsil edilmeleri anlamına geliyor. Toplum, kadınları genellikle anne ve eş rolüne odaklanmaya, iş hayatındaki katkılarını sınırlamaya yönlendiriyor. Bu da kadınların kariyerlerini ilerletme şansını ciddi şekilde zorluyor ve iş gücüne katılımlarını engelliyor. Her şeye rağmen çalışırlarsa da, kendilerini destekleyen bir çevreleri yoksa ‘kötü anne’ olarak etiketlenebiliyorlar. Bazen dış sesler, iç seslere dönüşebiliyor ve suçluluk duyguları, yetersizlik korkuları kadınları güçten düşürebiliyor.
Eşitlikte Nasıl İlerleriz?
Türkiye, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda 146 ülke arasında 127’inci sırada yer alıyor. (4) Bu durum, çözüm arayışına hızla başlamamız gerektiğini ortaya koysa da, yıllardır kayda değer bir gelişme sağlanamıyor. Belki de işe, beton zemine saplananların yalnızca kadınlar olmadığını fark ederek başlamalıyız.Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği yalnızca kadınları değil, erkekleri, toplumsal refahı ve geleceğimizi de etkileyen bir olgudur. Unutmayalım ki, toplumun yarısını geride bırakan hiçbir topluluk gerçek anlamda ilerleyemez.
Şu an, sorumlu şirketlerin Çeşitlilik ve Kapsayıcılık çalışmalarına başladığını ve toplumsal cinsiyet eşitliği adına önemli adımlar attığını görmekteyiz. Ancak bu çabaların daha geniş kitlelere yayılması ve kalıcı değişiklikler yaratması için daha fazla iş birliği ve daha güçlü adımlar atılmalıdır. Cinsiyetçi önyargıları kırmak ve eşitliği sağlamak, uzun vadeli bir eğitim ve dönüşüm yolculuğundan geçiyor. Bu yolculuk yalnızca kadınları değil, tüm iş gücünü kapsamalı ve tedarikçiler, satış ağı ve genel ekosistemle genişlemelidir.
Bu süreç, güçlü politikalarla desteklenen uzun vadeli bir stratejiyle yönetilmelidir. Şirket liderlerinin eşitliği sahiplenmesi, çalışanlar üzerinde olumlu bir etki yaratacak ve sürecin daha etkin bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır. Ayrıca, iş gücünde ve yönetim kademelerinde kadın temsili artırılmalı, güç eşitsizlikleri doğru şekilde tanımlanmalı ve eşit işe eşit ücret koşulu, temel bir gereklilik olmalıdır.
Şirketler ve organizasyonlar, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki ilerlemeyi izlemek ve ölçmek için veriye dayalı sistemler kurmalıdır. Raporlama ve değerlendirme süreçleri oluşturulmalı, bu sayede eksiklikler hızla tespit edilip iyileştirmeler yapılmalıdır.
Pazarlama dünyasına düşen rol de oldukça önemlidir. Kadınların ekranlarda ve reklamlarda nasıl yansıtıldığı, hangi mesajlarla konumlandırıldığı dikkatlice gözden geçirilmelidir. Cinsiyetçi kültür ve önyargıların pekiştirilmemesi gerektiği unutulmamalıdır. Kadına şiddete yer veren hiçbir programa reklam vermemek, güçlü bir duruş sergilemek olacaktır ve bu, toplumsal değişimi körükleyecektir. Markalar, kampanyalar ve mesajlarla fırsat eşitliğini savunabilir; pozitif rol modelleri sunarak, kadınların liderlik, mühendislik, bilim gibi alanlarda güçlü temsilini teşvik edebilirler. Bu, toplumsal normların kırılmasına ve değişmesine katkı sağlar. Ayrıca yaş, etnik köken, medeni ve fiziksel durum gibi çeşitli farklılıkları kapsayacak şekilde içerikler üretilmelidir. Bu yaklaşım kapsayıcılığı geliştirmeye yardımcı olur. Sonuçta, kadınların aynalar karşısında geçirdiği süre azalabilir, ancak bu gerçek güzelliğin içten gelen bir gülümseme, özgünlük ve özgüven olduğunu hatırlamaya değer.
Arzu Pınar Demirel
Headline Diversity Kurucusu
Kaynaklar:
- L’Oréal Türkiye ve Ipsos, Ayna Ayna Söyle Bize: Güzellik Pusulası Nedir Ülkemizde? Marketing Türkiye haberi.
- Headline Diversity Kaynak Merkezi: https://headline.com.tr/kadin
- ILO ve TÜİK Cinsiyete Dayalı Ücret Farkının Ölçümü – Türkiye Uygulaması
- WEF, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2024: https://www.weforum.org/publications/global-gender-gap-report-2024
Leave a comment