STEM’de Kadın

STEM'de Kadın

Arzu Pınar Demirel

STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanında kadınlar için fırsat eşitliğinden bahsedemeyiz. Kadınların bu işlere yeteneği olup olmadığı tartışılıyor. Neyse ki artık her meslekte çok başarılı olmuş kadınlar, kadın işi – erkek işi ayrımını çürütüyorlar.

Kadın beyni – erkek beyniyle ilgili farklar ara ara gündeme taşınıyor. Psikologlar, nörologlar, uzmanlar birbirine zıt görüşleri savunuyorlar. Farklar doğuştan değil kültürün kadınlara ve erkeklere yüklediği rollerle ilgili diyen de var. Erkeklerin analitik zekası güçlüdür, bilim-teknoloji alanındaki işler erkeklere göredir, kadınların ise sağ beyni aktiftir. Şefkatlidir, aile, annelik, bakım tam onlara göre diyen de var. Bu görüş dünya genelinde öylesine hakim ki, Harvard Üniversitesi’nin önyargılarla ilgili gerçekleştirdiği Örtük Çağrışım testine katılanların genel görüşü de erkeklerin iş dünyasına, kadınların ise eve uygun olduğu yönünde.

Simone de Beauviour’un 1949 yılında yazdığı İkinci Cinsiyet isimli kitabındaki bir sözünü aklıma getirdi bu durum: “Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz. Kanatlarını kesiyoruz, sonra, uçamıyor diye yakınıyoruz.”

Neyse ki artık daha fazla kadın uçabiliyor. Her meslekte çok başarılı olmuş kadınlar, kadın işi – erkek işi ayrımını çürütüyorlar. Nöroplastisitenin yani beynin adapte olma yeteneğinin keşfi de beynin yenilenebildiğini, yeni bağlantılar ürettiğini, başka bir tabirle işleyen demirin ışıldadığını gösteriyor. Çalışırsak, yeniliklere açık olursak, aklımıza yatırım yaparsak. Bunun kadın doğmakla, ya da erkek doğmakla bir ilgisi yok. Dikkatimizi, ilgimizi, emeğimizi neye yönlendirdiğimizle, istikrarla, hedeflerimizle ilgisi var. Ve de neye inandığımızla.

Birleşmiş Milletler verilerine göre kız öğrencilerin sadece %35’i  yüksek öğrenim için bilim, teknoloji, mühendislik, matematik yani STEM alanlarını seçiyor. Çok daha azı mesleklerinde devam edebiliyorlar. ‘‘Ben bu alanlarda yapamam, başarılı olamam mı’’ diyorlar? Bu işler, bu sektörler çok mu eril görünüyor? Oysa çok açık ki önümüzdeki dünya ve gelecek daha dijital, daha teknolojik. Kadınların bu alanlara yönelmesi, ihtiyaç duyulacak mesleki yetkinlikleri kazanması iş bulabilmesi, çalışması ve eşitlik için daha fazla fırsata sahip olması demek.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Geleceğin İşleri Raporu, teknolojideki hızlı gelişimin beklenilenin aksine işsizlik değil yeni iş fırsatları yaratacağını öngörüyor.  Araştırmaya göre 2025 yılına kadar 85 milyon iş ortadan kalkacak. Ancak teknolojik değişimin hızlanması sayesinde 97 milyon iş yaratılacak. Rapora göre talebin artacağı roller arasında veri analistleri ve bilim insanları, yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanları, robotikler, yazılım ve uygulama geliştiricileri ve dijital dönüşüm uzmanları yer alıyor. Bu işlerde neden kadınlar olmasın? 

Ön yargıların, geçmişin artık günümüze uymayan cinsiyet rollerinin, kadın işi – erkek işi gibi ayrımların devam ettiği, Korona salgınının da etkisiyle toplumsal cinsiyet eşitliğinde 1950’li yıllara dönme riskiyle karşı karşıya olduğumuz bugünlerde kadınların iş dünyasında var olması büyük önem taşıyor. Geleceği için, eşitlik için ve ülkemizin kalkınması için. Önümüzdeki dijital ve teknolojik hayatta özellikle de STEM alanında okuması, çalışması, kendisine bir yer edinmesi gerekiyor. Aksi halde kadınlar uçmayı, özgür olmayı, kendini gerçekleştirmeyi daha yüzyıllar boyunca gerçekleştiremeyecek. Kadınların uçamadığı bir dünyada, erkeklerin de potansiyelini gerçekleştirebileceğini mi sanıyorsunuz?

Arzu Pınar Demirel

Headline Diversity Kurucusu